Kadınlar
ve futbol arasındaki ilişki üzerine binlerce şey yazılabilir konuşulabilir. Bunlar
ön yargılardan başlar , ofsayta selam çakar, her zamanki gibi özel durumların
genellemelerle karşı karşıya gelmesiyle son bulur. Fakat ben sadece futbola
zaman kaybı, hiçlik, kör fanatiklik gözüyle bakan kadınların düşünce
yapılarından bahsetmek istiyorum..
Dünyanın en temel hadisesi sevgidir, sevmektir. Gördüğümüz duyduğumuz her şey
bunun üzerine kurulmuştur. Bütün çelişkiler karşıtlıklar sevgilerin farklı
kutuplara yayılmasından çıkmıştır. En basitinden dünya tarihinin en büyük
savaşları şana şöhrete olan sevgiden, en büyük ayaklanmaları insana, insanca
yaşamaya duyulan sevgiden kaynaklıdır. Kısacası sevgi bir duygu değil her
alınan nefeste bir oranını ciğerlere bırakan havanın bir bileşenidir ve bunun
için her her yerde bulunan ve her insanın muhtaç olduğu bir şeydir.
Günümüz insanı her geçen gün daha da sevgiye açlaşıyor. Bütün tüketim
açlıkları, tatmin seviyelerinin yükseklere çıkmasının en büyük nedenleri hep
sevgiyi farklı yerde aramaktan sonra gelen sevgisizlik. Bu yanlış arama
şeylerinin başında bol östorojenli kıpkırmızı kalplerle temsil edilen aşk olayı
geliyor. İnsanlar sevgiyi sadece buraya indirgeyip sadece buradan bir şeyler
bekliyor. Ve tabi ki kafalar bir dünya oluyor. Bana göre kadınların bu durumu futbol’a
bakışlarını etkliyor. Konu bir erkeği veyahut ülkemizde sayıları az da olsa bir
hemcinsini sevmek olunca bütün dünyaya savaş açan, azıcık sevginizi gösterseniz
sizi direk en değerli yakınları hisseden insanlar bir kişinin tuttuğu takıma
olan tutkusunu, sevgisini anlamlandıramıyorlar. Çünkü kafalarında sevmek eylemi
sadece bir şeye indirgenmiş. Halbuki geceleri kafada kurulan kadrolar,
yenilince köşeye çekilip içilen biralar, her şeyi içinize atıp aynı takıma
gönül verdiğiniz arkadaşınıza içinizi boşaltmak bunların hepsi en güzel aşk
acılarının aynıları. Nasıl sevdiğiniz insanın adını başkasından duyduğunuzda
içiniz bir tuhaf olur burada da yolda karşınızdan gelen hayatınızda hiç
görmediğiniz büyük ihtimalle de bir daha görmeyeceğiniz bir insanın üzerindeki
o küçücük amblem aynı içinizi aynı şekilde tuhaf yapar. Yani sevgi tektir, tek
fark saçılan yerlerin farkıdır.
Bir de insanın bencilimsi bir varlık olmasının da bir nedeni vardır bu kadın
tutumlarında. Kendilerine bu kadar bağlı bir erkek olsa kendilerini dünyanın en
şanslı insanı addederler. Aşkı yine yere göğe sığdıramazlar. Ama aynı erkek bu
içindeki sevgiyi haftada bir gittiği maçlarda etrafa saçınca onu dünyanın en
salak insanı ilan ederler. Halbuki sevgi etrafa saçılmak için vardır. Bir kişiyi
dahi sevsen sevgini onun yanında etrafa saçtığın için mutlu olursun. Sadece ona
versen sevgini 3 gün sonra herkes kafayı yer.
Velhasıl kelam bu hayatta en önemli şey
sevgidir. Kadınlar futbolu sevmeyebilirler. Benim badminton’ı sevmemem gibi. Ama
her baminton’a gönül vermiş insan benim için önemlidir, benden farksızdır. Ve bu
şekilde düşünerek sevgiyi farklı kutuplara dağıtmadığımız için daha mutlu birer ''birey''
oluruz.
Unutmuyoruz sevgi tektir..