Not: Bu yazı 2006 Mayıs'ında çok sevdiğim bir kardeşimin duygularına itafen yazılmıştır ve ilk defa burada okuyucuya sunulmuştur..
Kalender olmak kolay mıdır? Bunu düşünüyorum bu aralar. Öyle dünyadan ümidi kesip hiçbir şeyi umursamadan yaşamak. Bence cesaret istiyor. Mert olmak, lazım yiğit olmak lazım. Veya sadece bıkkın olacaksın. Aslında sen olmayacaksın, hayat seni bıkkın yapacak. Öyle ki eskiden yaşama sevinciyle dolu şiirler okurken parlayan gözlerin artık solgun bakacak, idealleri uğruna ölmüş kahramanlarının resimlerine. Onlar ki bu yaşamı sevdikleri için öldüler, sense: bıkkınsın, kalendersin. Ne kadar yakışıyor ki sana bu? Yakışıyor mu? Yakışmak mı? Bir şeyin bir şeye yakıştığını düşünmek kategorize etmektir şeyleri. Siyah takım elbiseye mavi kravat yakışır. Peeh! Peki mavi kravat siyah elbiseye yakışmak istemiyorsa? Hayat da böyledir işte. Hayat seni bir şeylere yakıştırır; sense sesini çıkartmazsın belki de çıkartamazsın. İşte burası önemlidir. İkiye ayrılır bu durum. İkisinde de yiğitlik öne çıkar. Sen bu kalenderlikten memnunsan her gün katlanarak büyüyen üzerindeki bakışları görmemek için artık vurdumduymazlık yetmez, biraz yiğitlik gerekir. Öbür durum için sen bıkkınlıkla beraber gelen kalenderliği istemiyorsan yine yiğitlik gerekir. Çıkıp bağırman gerekir ulu orta eskisi gibi. O içine attığın her şeyi tek tek hem de hiç duraksamadan peşi sıra. İşte o zaman mutlu olursun hem kalender hem yiğit.
Kalender olmak kolay mıdır? Bunu düşünüyorum bu aralar. Öyle dünyadan ümidi kesip hiçbir şeyi umursamadan yaşamak. Bence cesaret istiyor. Mert olmak, lazım yiğit olmak lazım. Veya sadece bıkkın olacaksın. Aslında sen olmayacaksın, hayat seni bıkkın yapacak. Öyle ki eskiden yaşama sevinciyle dolu şiirler okurken parlayan gözlerin artık solgun bakacak, idealleri uğruna ölmüş kahramanlarının resimlerine. Onlar ki bu yaşamı sevdikleri için öldüler, sense: bıkkınsın, kalendersin. Ne kadar yakışıyor ki sana bu? Yakışıyor mu? Yakışmak mı? Bir şeyin bir şeye yakıştığını düşünmek kategorize etmektir şeyleri. Siyah takım elbiseye mavi kravat yakışır. Peeh! Peki mavi kravat siyah elbiseye yakışmak istemiyorsa? Hayat da böyledir işte. Hayat seni bir şeylere yakıştırır; sense sesini çıkartmazsın belki de çıkartamazsın. İşte burası önemlidir. İkiye ayrılır bu durum. İkisinde de yiğitlik öne çıkar. Sen bu kalenderlikten memnunsan her gün katlanarak büyüyen üzerindeki bakışları görmemek için artık vurdumduymazlık yetmez, biraz yiğitlik gerekir. Öbür durum için sen bıkkınlıkla beraber gelen kalenderliği istemiyorsan yine yiğitlik gerekir. Çıkıp bağırman gerekir ulu orta eskisi gibi. O içine attığın her şeyi tek tek hem de hiç duraksamadan peşi sıra. İşte o zaman mutlu olursun hem kalender hem yiğit.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder