Bu aralar sürekli şunu yazıyım bunu yazıyım diyip hiçbir şey yazamıyorum. yazamıyorum derken yazmaya başlayamıyorum heralde. ama bu sefer başladım. bahsetmek istediğim kişiyse 5 numaralı formasıyla ''michaaeel fink'' .
Fink'i çoğu türk izleyici şuan hatırlamasa da ilk olarak ''hem gol hem penaltı'' pozisyonun baş kahramanı olarak tanıdı. frankfurt'ta oynarken kadıköy'de semih'in şutunu çizgiden eliyle çıkaran michael fink'ti. akabinde bundan mıdır bilinmez ama fink ismini şahan'ın 10 maçta 107 gol yiyen takım skeçinde duyduk. '' at finke at finke''.
Fink, 2009-2010 sezonu öncesi bonservisi elinde bir şekilde beşiktaşla anlaştı. o sezonun ilk resmi maçı olan olimpiyat stadındaki fenerbahçe maçından önce taraftar onu ''oooooo fink!, fenerin anasınıııııı sik!'' diye tribünlere çağırmıştı.
Sezonda inişli çıkışlı performans sergilese de göze çarpan en önemli özelliği alman olmanın verdiği disiplin ve teknik açığını mücadelesiyle kapatan bence her takımda olması gereken işçi bir ortasaha olmasıydı. o sezon 4'ü kupa 4'ü avrupa olmak üzere 38 maça çıktı.
Bu ilk sezonun ardından hoca değişikliğinden sonra fink kadroda düşünülmeyen adam oldu. tamam dedik olabilir. geçen sezonun ilk yarısında ha gitti ha gidiyor derken yabancı sınırlaması dolayısıyla ilk önce sezon öncesinde sözleşmesi donduruldu. bu arada gidicek dediler bir de baktık sezon başladığında kadrodaydı. yanlış hatırlamıyorsam bir tek geçen senenin ilk yarısında bir kupa maçında oynadı,gol attı ve bir de bursa maçının son dakikaları eli sargılı bir şekilde oyuna girdi. devre arası yine gitti gidecek derken mönşıngladbah'a kiralandı. sezon bitti yine beşiktaşın yolunu tuttu.
Bu sezonki sezon öncesi döneminde yine gitti gidiyor denildi ama şike soruşturmasının hararetinden yine unutuldu gitti. yurtdışı kamplarının kadrosuna dahil edilmedi. ve okuduğum bir haberin gereksiz haber dolu gözüksün diye yazılan cümlelerinin biri fink'in hala a2 takımıyla antreman yaptığından bahsediyordu.. hem de her zaman piyasasının olduğu kendi ligi olan bundes liga'nın başladığı hafta.
Şimdi kobe braynt transferi için amerika'da olan sayın başkanımız yıldırım demirören,
Bu nedir? bir sporcunun spor hayatını bu kadar rahat harcayabilmek nedir, hiç bir negatifliği olmayan aksine disiplinli, işini ciddiye alan bir sporcuya, sadece kadroda düşünmediğin için bu kadar eziyet çektirmek nedir amına koyayım? bu kadar mı zordur bir sporcuna klüp bulmak? bu kadar mı zordur oyuncunla oturup konuşmak? bu mu ismini dünyaya duyuran beşiktaş? bu mu büyüyen beşiktaş? bu mu her şeyden önce bir duruşu olan beşiktaş?
Ama ben eminim ki ilerde her ne yaparlarsa yapsınlar, fink'i ve diğer sporcuları mağdur bırakanları bu pervasızlıklarıyla, diğer sporcuları da üzerlerinde taşıdıkları beşiktaş armalarılya hatırlayacağım. fink'i ise fener'e attığı o muazzam golden sonra iki elinin birisini öne, birisini arkaya kırıp geniş adımlarla tribünlere doğru koşuşuyla hatırlayacağım!
oooooooo fink! fenerin anasınıııı sik!
Harbiden kariyerini çökerttik adamın çok yaşlı olmamasına rağmen. Hakkı ödenmez ama olur ya, hakkını helal etsin.
YanıtlaSil