Taraftarlığı eleştiren insanların argümanlarının herhalde yüzde doksanı aynıdır. ‘’ adamlar parayı alıyor sen kendini parçalıyorsun’’, ‘’ boşuna ne üzülüyorsun alt tarafı bir top’’, ‘’ ileride ne katacak ki hayatına’’…
2008-2009 sezonunun son haftalarında kendi sahamızda hiçbir iddaası olmayan fenerbahçe’ye 2-1 yenilmiştik. 1 haftaya yakın televizyona bakamamıştım. Gazeteyi elime alırsam spor sayfasını da okuyacağımı bildiğim için elime gazete almamıştım.
Sonra zaman geçti ve o sezon ilk önce kupa finalinde Fenerbahçe’ye 4-2 koyduk. O maça dair hatırladığım şeylerden birisi 4. Golden sonra halının üstünde yuvarlanıyor oluşumdu.
Sonra da takım toparlandı bir şeyler yaptı ve Beşiktaş lig şampiyonu oldu. O sezonun son maçı olan Denizli maçının son düdüğü çaldıktan sonra 2 şeyi net hatırlayabiliyorum. Birincisi gölcük merkezdeki meydanda babamla birbirimize sarılışımız, ikincisi de Değirmendere’de elimdeki birayla gökyüzüne bakarkenki ruh halim. Ve çok net söyleyebilirim ki hayatının her anında mutlu mesut takılan bir adam olmama rağmen ben çok az kere o kadar mutlu oldum. Biz babamla çok az kere o kadar sağlam birbirimize sarıldık. Ben çok az kere o kadar alkol almışken eve gelir gelmez uyuyamadım. Bana çok az kere annem çok içtikten sonra ‘’niye bu kadar içtin’’ diye sormadı.
Ve bugün gecikmeli de olsa lig başlıyor, tam bir buçuk saat sonra da Beşiktaş’ın maçı var. Aklıma geldikçe heyecanlanıyorum, içimi bir sıcaklık kaplıyor.
Şimdi bana ‘’neden heyecanlanıyorsun ki, ne var bunda?’’diyen insanlara ne diyebilirim ki ben? Bunu nasıl açıklayabilirim? Ne denir ki Beşiktaş’tan başka, Beşiktaş işte amına koyayım , BE-ŞİK-TAŞ !!!
sen aşık olmuşsun.
YanıtlaSilplatonik.
YanıtlaSiladam romantik taraftar
YanıtlaSil