İlkokul yılları daha baskın olmak üzere öğrencilik yıllarında herkesin diline pelesenk olmuş bir söz vardır:
'' iyi de bunlar ilerde bizim ne işimize yarıyacak? ''
Geçen günlerde bir konu hakkında düşünürken kendimce çıkardığım sonucu, 4 gözlü tabloyla incelediğimin farkına vardım. sonrada aslında 4 gözlü tabloların ne kadar önemli şeyler olduğunu farkettim. şöyle ki:
Bir sınıf var. sınıf 30 kişi olsun. sınıftakilerin 6 tanesi gözlüklü. bu gözlüklü olanların 3 tanesi gözlük takmaktan memnun değil. gözlüksüz olan 24 kişinin de 18'i gözlük takmadığı için mutlu, diğer 6'sı farketmez diyor.bu nokta da işi 4 gözlü tabloya döküyorum.
| gözlüklü | gözlüksüz |
gözlüksüz olmayı tercih eden | 3 (a) 18 (b) | 21
farketmez | 3 (c) 6 (d) | 9
6 24
(Ancak bu kadar benzetebildim 4 gözlü tabloya :D)
Şimdi gözleri incelemek istiyorum.
(a) bu grup genel kanı da böyledir ki ilk bakışta en kötü durumda olan grup. bir şey yapmak zorunda ama yaptığı şey onu mutsuz ediyor. neden mutsuz ettiği konusu da bir hayli uzun bir konu olsa gerek..
(b) bu grup genel olarak halinden memnun olan kesim. istemediği bir şey var ve onu yapmama özgürlüğüne sahip. ve zaten özgürlük kelimesi onlar için bu anlama geliyor. yani genel bir özgürlükten çok bireysel bir özgürlük. bir göz aşşağıda yaşayanların boyunlarındaki yaptırımlar halatı bu kitlenin için olması gereken bir şey. nihayetinde onların '' özgürlüğü'' diğerlerinin boyunundaki ipten geçiyor.ve aslolan kendi özgürlüğü olduğundan urganlar çok alakadar etmiyor bu kutuyu.
(c) bu grubu direk 2'ye ayırıyorum. birincisi gerçekten düz bir şekilde gözlük takmanın belirleyici bir sıfat olmadığını, konuşmanın bile gereksiz olduğunu hissedenler, düşünenler ,ikincisi ise aslında biraz (a) grubuyla arada sıkışmış, belki kendisine düşündeki şeyin kendisinde olmadığını kabul ettiremediğinden, belki de gözlüksüzleri görüp kendi gözlüğünü kendine kabul ettiremediğinden ve bunun için insanların onun gözlüğüne gereksiz diye baktıklarında hissettiklerini, o da '' gözlük takıp takmamak hiçbir şeydir'' felsefesine sığınarak karşısındaki gözlüksüz olmanın iyi bir şey olduğunu savunan kitleye hissettirmek istemesi en azından asıl kendisinin daha erdemli olduğunu savunarak onlara bir basamak yukardan bakmak istemesindendir. yani o en çok eleştirdiği merdivenli insanlara asıl kendisinin savunduğu merdivensiz felsefenin büyüklüğünü merdiven olarak kullanmasıdır.
(d) bence bu grup da kendi içinde farklı farklı oluşumları temsil eder. kimisi gözlüksüz olmanın hiç bir bok olmadığını görmüştür, kimisi sadece gözlük değil hiçbir şeyin önemli olmadığını düşünmüştür, kimisi doğduğunda hüviyetinin arkasına yazılan bir kelimeye bağlılığından dolayı bu kutuyu seçmiştir, kimisi toplumsal ahlak denen şeyin etkisiyle diğer insanlarca iyi bir insan olarak görülmek istenmiştir, kimisi de okuduğu kitapta o büyük denizlere giden küçük kara balık'la beraber yaşıyordur hala..
Sonuç olarak,
En başa dönücek olursak; matematik hayattır.hayatta beşiktaş..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder