Yazın bir arkadaşımın iktisat dersine girmiştim. Derste kendisini çok beğendiğimiz hocamız laf arasında şuan internet devrimini yaşadığımızdan, nasıl sanayi devrimi, Fransız İhtilal’i varsa bunun da internet devrimi olduğundan söz etmişti. İnternetin yeni dünya için büyük bir devrim olduğunu bilsek de diğer büyük devrimlerin yanına koyunca kendimi daha farklı hissettim. Bu farklı hissetmenin bir kısmının, hep uzaktan gördüğümüz tarihsel devirlerin uzaklığının bize vermiş olduğu nesnelliğin aslında yaşadığımız an kadar öznellikle dolu olmasından oluştuğunu düşünüyorum.
Çocukluğunu, sokaklarda misket oynayarak, futbolcu kağıtlarını ‘’kapııııışşş’’ diye havaya savurarak, aynı zamanda da internet kafede, playstation kafede arkadaşlarıyla oyun oynayarak geçiren bir jenerasyonun parçası olduğum için mutluyum. Öyle ki bir geçiş sürecini sağlıklı yaşamak ve anlamak için asıl o sürecin öncesini ve sonrasını sağlıklı yaşamak gerektiğine inanıyorum. Bu bağlamda da olayı başlangıç aşamasından fena yakalayamamışızdır herhalde diyebilirim.
Bu geçiş döneminde kendimce gördüklerimi, hissetiklerimi bana göre küçük küçük de olsa yazmak, not almak gerekli. Ne bileyim bakarsın ölmeye yakınken hepsini baştan sona okurum nelerin değiştiğini nelerin değişmediğini, nelerin asla değişmeyeceğini görmüş olurum. Bunlara belki üzülürüm belki sevinirim şuan bilemiyorum, ama şimdi bunun için bir iki şeyden bahsetmek istiyorum.
Birincisi internetin hepimizin bildiği o kirliliğinin insanların kendisini mutlu hissetme güdülerine zemin hazırlaması. Şöyle ki bir olay sonucunda doğru da düşünsen yanlış da düşünsen hepsini savunabileceğin tonlarca sav var elinde. Bu savların tabi ki çoğunun kaynağı belirsiz ve birbirinin aynısı. Özellikle arama motorunda aranılan şeyin bir çok sitede aynı şekilde sunuluyo olması bunun en güzel örneklerinden biri. Aslında yine bunun en güzel örneklerinden biri de facebook ortamı. Geçen günlerde olan Van Depremi’nden sonra bazı hastalıklı beyinlerin paylaştıkları şöyle bir gönderi vardı ‘’ oyunu son seçimde %94 bdp’ye veren kısımın değil %6’lık kısmın Allah yardımcısı olsun’’. Bu cümledeki tonlarca girilebilecek yere girmiyorum ve sadece şunu söylemek istiyorum. Son seçimde akp %40, bağımsızlar %50’ye yakın bir oy almış Van’da. Salağın birinin bdp’nin boykot ettiği referandum sonuçlarını götüyle bir yerlere çekmesiyle oluşan argüman burada karşımıza çıkmış..
İkincisi ilk bakışta aklı başında bünyeleri kızdırsa da aslında insanların haleti ruhiyelerini çözümlemek için güzel bir hadise olan insanların kendilerini, farkında olmadan ifşa etmeleri. Şöyle ki ister tanıdığınız insanlar için facebook gibi ortamlar olsun, ister tanımadığınız ama aynı sokaklarda yürüdüğünüz Nejat baba’nın deyimiyle aynı güneşte kavrulduğunuz insanlar için sözlükler, forumlar,twitter gibi ortamlar olsun. Bu adamların iyi veya kötü olan düşüncelerinin, hareketlerinin ne olduğuna girmeyeceğim ama bana göre gerçek şudur ki; insan, nasıl kimi zaman çok çok güzel bir adam olabiliyorsa kimi zaman da içinde her türlü ibneliğin dolaştığı, nefretinden başka hiç boka sahip olamayan dünyanın en leş varlığı da olabiliyor. Dediğim gibi belki tanımadığınız belki de tanıdığınız ama 2-3 cümleden öteye gidemediğiniz adamları çözümlemek için internet bu geçiş sürecinde fazlasıyla işe yarıyor.
Bir sonuca bağlamak gerekir mi bilmiyorum fakat bu tarz şeyleri fark edebildikçe ufak ufak buraya yazmaya devam etmeye çalışacağım, diyelim ve bitirelim.
Esen kalın…
Çocukluğunu, sokaklarda misket oynayarak, futbolcu kağıtlarını ‘’kapııııışşş’’ diye havaya savurarak, aynı zamanda da internet kafede, playstation kafede arkadaşlarıyla oyun oynayarak geçiren bir jenerasyonun parçası olduğum için mutluyum. Öyle ki bir geçiş sürecini sağlıklı yaşamak ve anlamak için asıl o sürecin öncesini ve sonrasını sağlıklı yaşamak gerektiğine inanıyorum. Bu bağlamda da olayı başlangıç aşamasından fena yakalayamamışızdır herhalde diyebilirim.
Bu geçiş döneminde kendimce gördüklerimi, hissetiklerimi bana göre küçük küçük de olsa yazmak, not almak gerekli. Ne bileyim bakarsın ölmeye yakınken hepsini baştan sona okurum nelerin değiştiğini nelerin değişmediğini, nelerin asla değişmeyeceğini görmüş olurum. Bunlara belki üzülürüm belki sevinirim şuan bilemiyorum, ama şimdi bunun için bir iki şeyden bahsetmek istiyorum.
Birincisi internetin hepimizin bildiği o kirliliğinin insanların kendisini mutlu hissetme güdülerine zemin hazırlaması. Şöyle ki bir olay sonucunda doğru da düşünsen yanlış da düşünsen hepsini savunabileceğin tonlarca sav var elinde. Bu savların tabi ki çoğunun kaynağı belirsiz ve birbirinin aynısı. Özellikle arama motorunda aranılan şeyin bir çok sitede aynı şekilde sunuluyo olması bunun en güzel örneklerinden biri. Aslında yine bunun en güzel örneklerinden biri de facebook ortamı. Geçen günlerde olan Van Depremi’nden sonra bazı hastalıklı beyinlerin paylaştıkları şöyle bir gönderi vardı ‘’ oyunu son seçimde %94 bdp’ye veren kısımın değil %6’lık kısmın Allah yardımcısı olsun’’. Bu cümledeki tonlarca girilebilecek yere girmiyorum ve sadece şunu söylemek istiyorum. Son seçimde akp %40, bağımsızlar %50’ye yakın bir oy almış Van’da. Salağın birinin bdp’nin boykot ettiği referandum sonuçlarını götüyle bir yerlere çekmesiyle oluşan argüman burada karşımıza çıkmış..
İkincisi ilk bakışta aklı başında bünyeleri kızdırsa da aslında insanların haleti ruhiyelerini çözümlemek için güzel bir hadise olan insanların kendilerini, farkında olmadan ifşa etmeleri. Şöyle ki ister tanıdığınız insanlar için facebook gibi ortamlar olsun, ister tanımadığınız ama aynı sokaklarda yürüdüğünüz Nejat baba’nın deyimiyle aynı güneşte kavrulduğunuz insanlar için sözlükler, forumlar,twitter gibi ortamlar olsun. Bu adamların iyi veya kötü olan düşüncelerinin, hareketlerinin ne olduğuna girmeyeceğim ama bana göre gerçek şudur ki; insan, nasıl kimi zaman çok çok güzel bir adam olabiliyorsa kimi zaman da içinde her türlü ibneliğin dolaştığı, nefretinden başka hiç boka sahip olamayan dünyanın en leş varlığı da olabiliyor. Dediğim gibi belki tanımadığınız belki de tanıdığınız ama 2-3 cümleden öteye gidemediğiniz adamları çözümlemek için internet bu geçiş sürecinde fazlasıyla işe yarıyor.
Bir sonuca bağlamak gerekir mi bilmiyorum fakat bu tarz şeyleri fark edebildikçe ufak ufak buraya yazmaya devam etmeye çalışacağım, diyelim ve bitirelim.
Esen kalın…
Abi bir de İnternet kültürü diye bir şey var. Yani günlük hayattakinden çok farklı şekilde ifade edebiliyor insanlar internette kendini, daha doğrusu edemeyebiliyorlar. Bu bağlamda birebir ilişkilendirmek, insan tahlili yapmak yüzde yüz oranda başarılı bir sonuç vermez gibime geliyor.
YanıtlaSil