99 Depreminden önce, 97 yahut 98 senesi olması lazım. Abim eve, arkadaşından ödünç aldığı The Gallery albümü ile geldi. Dark Tranquillity serüvenim o an başladı, halen devam etmekte. Biraz daha kassam "Ben 6 yaşımdan beri metal dinliyorum ulan" geyiğini gerçeğe dönüştürebilirdim, olmadı, olamadı.
Daha metal müzik ne demek, hatta müzik ne demek doğru dürüst bilmeden böylesine şükela bir grupla tanışmak kağıt üstünde harikulade gibi gözükse de yan etkileri olmadı değil. Ne oldu peki? Çıta yükseldi... Zor beğendim, zor sevdim, zor dinledim... "Metal müzik dinler misin?" sorularına "Hayır, Dark Tranquillity dinlerim" dedim. Benim için metal müzik Dark Tranquillity demekti çünkü. Eskisi kadar olmasa da hala bir parçam bu fikri destekliyor...
Adeta etrafında, komşu ülkeler tarafından kaliteli müzik kokusu duyulan ülke İsveç'ten çıkan bu enfes grubu 18 Mayıs 2011 akşamı dünya gözüyle izleme, dünya kulağıyla dinleme şerefine nail oldum, olabildim. Şu 3 günlük dünyadaki misyonumu kısmen tamamlamış gözüksem de, önümde gidilecek çok konser, dinlenecek çok şarkı olduğunu öngörebiliyorum. Ve son olarak mutluluk aşılayıcı olarak gördüğüm Mine is the Grandeur ile veda ediyorum. İsteyen devamı olan Of Melancholy Burning'i açıp dinleyebilir. C ya!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder