6 Eylül 2011 Salı

El Sallamak

Yakın bir arkadaşım babasının memleketi olan Marmara Adası’nda arkadaşlarla küçük bir tatil yaptık. Beni iyi tanıyan bu arkadaşların da bana yönelik tahminlerinde dedikleri gibi ileride param olursa kesinlikle herhangi bir adadan ev alacağım. Ama tabi ki ada tercihi olarak şu anki önceliğim ‘’Marmara Adası’’.

Adadan birazcık bahsedicek olursak yüzölçümü büyük olsa da yerleşimin çok olmadığı oldukça huzurlu bir ada. Çok gelişmemiş olmanın verdiği günümüz şehir yoruculuğundan uzak bir yer. Günlük hayatta insanların çoğunun birçok küçük beldede olduğu gibi birbirlerini tanıdığının birbirlerine güvendiğinin örnekleri bolca karşımıza çıkıyor. Çaybahçesinde adisyon açılmaması, insanların anahtarları kapının dışında bırakmaları vs. Adanın çok güzel ufak çaplı koyları var. Bunlardan benim favorim Manastır adlı ufak koy. Sanırım eskiden bir Manastır varmış burada. Adını buradan alıyor. Buraya gitmek için merkezden biraz uzaklaşmanız gerekiyor ama Manastır'daki küçük işletmedeki kırmızı soğan eşliğinde istavrit olayı her şeye değer. Bir parantez de delice araba kullanan ada halkına açmak lazım. Çok araba olmadığından mıdır bilemem ama çok ''deli'' araba kullandıkları kesin..

Ada'da saat 10-11'den sonra çıkan sıcacık pohaçalar ve ''koruk'' adlı yerel içecek de aklımda kalan diğer güzel detaylar...

Adaya geçirdiğimiz ilk gecenin sabahında, uyandığımızda arkadaşlar manyağın birinin Barış Manço’nun el salla kol salla şarkısının arka arka 4-5 kere çalındığını söylediler. Ben arka odada uyuduğum için duyamamıştım. Diğer adalı olan arkadaş ise bunun Seyhan IV adlı gemiden geldiğini, geminin her geçişinde bu şarkıyı çaldığını ve gemidekilerin adaya, adadakilerin de gemiye el salladıklarını söyledi. Bu bize ilk bakışta biraz ilginç baya da komik geldi. Ardından adada dolaşırken gemiyi gördüğümüzde gerçekten insanların el salladığını gördük.

Dün adadan dönmek için bu Seyhan IV gemisine bindik. Gemi kalkmak üzereyken hoparlörler açıldı ve şarkı çalmaya başladı. Gemi kalktı ve denizden açılmadan adanın kıyısından yola koyuldu. Biz geçerken geminin sesini evlerinden duyanlar balkonlarından ellerine aldıkları havluları, tişörtleri, plajda duyanlar havlularını, yolda giderken duyanlar geniş geniş açtıkları iki kollarını sallamaya başladılar. Öyle ki 4-5 katlı bir apartmanın bütün balkonlarında en az 3-4 insan bize bir şeyler sallaması ve ya Çınarlı Köyü'nden geçerken insanlar sadece el sallamak için iskeleye çıkması gerçekten çok çok güzeldi.

Sanırım hayatımda ikinci defa dışarıdan bakıldığına bu kadar basit görünen bir hareketin birçok insan tarafından birlikte yapıldığında, o topluluğun parçası olmanın insana verdiği o eşsiz mutluluğu hissettim.

Bu yazıyı tek başıma da yazsam benden okuyan herkese Barış Abi'den gelsin:

''Müsadenizle Çocuklar''


1 yorum:

  1. çok hoşuma gitti lan olay. insancıl türk insanları da var demek.

    YanıtlaSil